Girişimci’nin hüsranı: “Harika bir projem var, bu sefer zengin oldum!”

By Caner Öncü - Mayıs, 11th 2014

Özellikle web uygulaması geliştiren insanlar, SaaS‘ın (Software As A Service – web browser ile ulaşılabilen, kuruluma gerek duyulmayan) güzelliğinden dolayı aklına hoş gelen her yeni fikri alelacele aldığı bir hosting hizmeti ve domain ile hayata geçirmeye çalışıyor. (Sanki zamanında yapmadım) Haliyle piyasa araştırması yapmadan, rakipleri analiz etmeden, fikrin gerçekten sürekli para kazandırma ihtimaline sahip olup olmadığına bakmadan hareket edince sonuç her zaman hüsran oluyor. Hüsran olmasa bile ancak hobi edineceğin, insanlarla iletişimde bulunabileceğin hoş bir uğraş olarak sınırlı kalıyor. Her insan ister ki ürettiği yenilikçi bir fikirle hem eğlenerek çalışsın hem de hayatını idame etsin. Peki bunu sağlamak için neler lazım?

Fikrini paylaşmada, gençlere yardımcı olmakta hiç bir çekince görmeyen yatırımcılarla ve kendi işini kurabilmiş insanlarla yüz yüze yaptığım görüşmeler sonrasında ve kendimce yaptığım araştırmalar neticesinde kafamda bazı başlıklar belirlendi. Bunlara göre de proje fikri oluşunca kendime bazı sorular sormaya başladım.

1. Yapmaya çalıştığın şey önceden yapılmış mı? Yapıldıysa bunlardan farkın ne?
2. Yaptığın şey rakiplerinden farklı olsa bile, rakiplerin seni piyasada farkedince, senin yaptıklarını kısa sürede entegre edip üzerine seni geçebilecek güce sahip mi?
3. Fikrin gerçekten güzel mi yoksa sen bunu kendine tekrar ede ede, takıntı yaparak mı güzel buldun? (Sinirlenme, gerçekten insanın başına gelebiliyor. Uygulamayı kullanacak kişilere ufaktan bir çıtlat, bakalım onlar da zekice/kullanışlı/para ödeyebilecek değerde bir ürün olarak görüyorlar mı sunacağın hizmeti)
4. Sürekli olarak para kazanmanı sağlayabilecek (kendi işini kurmanı sağlayacak) bir uygulama olacak mı? Misal, Android/iPhone/Windows Mobile Store’a gerçekten çok eğlenceli ve çok tutacak bir oyun geliştirip yüklediniz. Ancak bu işten aldığınız para sadece oyun indirilirken geliyor. Belki, şansınız yaver giderse, oyunu binlerce kişi indirir ve güzel miktarda para kazanırsınız. Ancak, her ay elinize belli miktarda para geçecek şekilde kazancınız olmayacaktır. Ürettiğiniz işle hayatınızı geçindirmek istiyorsanız sürekli olarak insanların üzerinde para harcamak istediği/harcaması gerektiği bir uygulama ortaya çıkarmanız gerekiyor. Belirli zaman diliminde popüler olan projelerin daima para getirmesi ne yazık ki imkansız.
5. Gerçekten yapacağınız uygulamayı kullanacak insanlarla konuştunuz mu? Onların konuyla ilgili çalıştığı ortama adım attınız mı? Bu insanlarla fikir alışverişinde bulundunuz mu? Parayı verecek olan, uygulamayı kullanacak olan kişi müşteridir. Bu yüzden de daima haklı olan da müşteridir. Fikriniz başkaları için değerli değilse üretilen ürünün haliyle pek bir değeri olmuyor.

Bu sorular, yeni bir fikri üretecek iken incelenmesi gereken noktalara amatörce bakan, ilk akla gelen soruları soran birinin soracağı sorular. Eğer konuya biraz profesyonelce bakayım, projeye başlamadan önce araştırmamı yapayım diyorsanız (ve güzel bir fikriniz olduğu halde işletme eğitimi almadıysanız) iş modeli nedir ne değildir öğrenmenizde fayda var. Yeni başlayan biri için Business Model Generation kitabı gerçekten olayı çok güzel anlatmış. Anlatım örneklerle de desteklenince gayet güzel bir kitap ortaya çıkmış.

Sonuç olarak, aklınıza gelen fikri o anın verdiği şevkle yapmak gerçekten eğlenceli olsa da, o fikir beklentinizi ne yazık ki karşılamıyor. Bu yüzden mümkünse birkaç hafta (hatta birkaç ay) fikrinizin temelini atmak için uğraşın. Belki ileride, sayesinde ekmek yiyebileceğiniz ve tamamiyle aklınızın ürünü olan bir proje üretebileceksiniz. Eğer gerçekten bunu başarabilirseniz haftalarca yaptığınız araştırmaları eziyet olarak değil, elde ettiğiniz başarıya giden yolda verdiğiniz ufak bir çaba olarak hatırlayacaksınız.

Aklınızdakileri hayata geçirmeniz dileğiyle…